​​İşimiz aile mirasımız olan hekimlik mesleğinden gelmektedir. Prof. Dr. Muhammet Ömer Nazar’ ın öncülüğünde başlamıştır.                                                                Ülkemizde 1990’lı yıllarda Takviye edici gıdaları araştırma geliştirmelere başlamış, 2000’lı yıllarda bilimsel ve sanatsal düzeyde takviye edici gıdaları insanlarımıza ulaştırmak amacıyla harekete geçmiştir. Ürünlerimizi 1500 yıllık Eski Türk Tıbbı tarihi bilgisi, 80 yıllık tecrübe ve 30 yıllık araştırma ve geliştirme sonucuyla modern teknolojiden yararlanarak, 2012 yılından itibaren sağlam alt yapımızla yapmaktayız. Türkiye’ de ilk ve tek dolgu maddesi ve kimyasal katkı kullanılmadan üretilen tablet ürünlerimiz iş kalitemizi ve teknik bilgimizi göstermektedir.

Misyon

Ürünlerimizin Yararlı olmasını sağlamak, korumak, kalitesini yükseltmek ve marka değerini arttırmaktır. 

Ürünlerimizi %100 tâbii olarak üretmek ve üretmeye devam etmektir.

Vizyon

Ülkemizin her yerine en iyi hizmeti vermek, insanlarımızın güvenilir ve tutarlı bir ürüne ulaştırabilmektir.

 

UYGUR TIP TARİHİ VE FARMAKOLOJİ İLMİ

 

Uygur tıbbı, Orta Asya'da yaşayan Türk kavimlerinin, İslamiyet'ten önceki 3000 yıllık Şamanizm döneminde ve sonrasında büyük gelişme göstermiştir. Rejim ve yönetim değişiklikleri sırasında, yılların birikimi olan pek çok kıymetli eser yakılıp yok edilmiş olsa da Uygur halkının tedavi metotları günümüze kadar ulaşmıştır.

Uygur tıbbı bugünkü modern tıbbın temelini oluşturur. Modern tıbbın temelleri, Batı'nın iddia ettiği gibi Hipokrat tarafından değil, Hipokrat'tan asırlar önce yaşamış ve Şamanistlerin meşhur lideri Filozof Şallak döneminde, Türk kavimleri içinde yetişmiş tıp âlimleri tarafından atılmıştır.

Uygur tıp ilmi Uygur milletini temsil eden en önemli kabilelerden olan; Ğuzlar (hor-horlar), Ğuztan, Zerepşan, Sülmi, Usu (eddivil), Koca (kösen), Arçin (agin), Lâçin, Kucu Uygurları, Tuğlalar, Kanıtkıllar, Yağlılar, Kurtarğar, Turlam, Oyud, Buğasfir, Navak,

Kasar, Koğursu, Yabatkar, Gagavuz, Buke, Bayırku, Ğun, Tunğıra, Ezgil, Kıyar, Basmil, Yağma, Karluk, vs. gibi kabileler yaşamı boyunca çeşitli hastalıklardan "em-İrem” (önleme-tedavi etme) yöntemini kullanmış ve bu yöntem dahilinde şifalı bitkilerden istifade etmişlerdir.

Milattan önce Altın Yolu, milattan sonra ise İpek Yolu sayesinde Asya ve Avrupa arasında maddi alışveriş yanında kültür alışverişi de gerçekleşmiştir.

Uygur tıbbı, gelişimi sırasında başka kültürlerden etkilenmiş olsa da, kendine has bir bakış açısına sahiptir. Şöyle ki; hastalık sebebi, karakteri, farmakolojik tedavisi ve şifacılık yöntemleri vardır. Bunlar Uygur Tababetinin has gövdesini teşkil eder.

(M.S. 980-1037) meşhur tıp âlimi İbn-i Sina’nın yaşadığı dönemlerde tıp alanında çok büyük gelişmeler olmuştur. Yunanlı filozof, hekim, yazar ve gezgin Hipokrat (M.Ö. 460-377) İskit tıbbının etkisinde kalmış ve Batı'ya yaymıştır. İskit halkı Orta Asya'dan gelip Karadeniz kıyılarına yerleşmişlerdir.

Hipokrat, Karadeniz'e gelerek o tarihlerde çok yüksek seviyede olan İskit tıbbının incelemiş, tıbbın temelini oluşturan dört maddenin (ateş, hava, su, toprak) ve bunların insan vücudundaki etkileri sonucunda oluşan dört "hılıt"ın (safra, kan, balgam, sevda) varlığını kabul etmiş, bu tıbbın etkisinde kaldığını kitaplarında yaşayan Çin'in efsanevi tarihçisi Sımaçen de bu bilgileri doğrulamış ve eserlerinde belirtmiştir.

Farmakotek şirketi tarafından üretilen ürünlerde, tamamen bitkisel kökenli olup, temellerini ünlü tıp ve düşünce adamları olan Farabi ve İbn-i Sina'nın tedavi şekillerinden almaktadır. 500 yıllık aile geleneğinde Doğu Türkistan Coğrafyasında birçok tıp profesörü yetiştiren aile, bilgi ve tecrübelerini Türkiye'de Türk Milletine Takviye Edici Gıdaları konusunda yardımcı olmayı kendisine ilke olarak kabul etmiştir.